ISTRANCALARDA TAŞ DEVRİ

Taş devrini yaşıyoruz. Ormanın, suyun, dağın ve yaşamın kaderini taşlar belirliyor..

Istrancalar da Taşlar var yaşamın kaderini değiştirir..  Bazen de taş için yaşamın kaderi değişir..

Istrancalar iki ülkenin ortak  yaşam alanı. 2/3  Türkiye’de. 1/3 Bulgaristan’da.  Sınır bazı yerde Rezve (Mutlu) dere, Bazı yerde de sınır taşları çizer.

Tanrı Istrancalar için oldukça cömert davranmış.  Dağ,Deniz, Göl, Dere,Kumul,Orman ve Mağara ekosistemleri iç içe. Ormanı ve sularıyla doğal varlığımız yaşam alanımız.

Bulgaristan tarafı , yani taşın ve suyun öbür tarafı Istranca doğa parkı. Biyosfer Rezev Alanı.  Kısacası koruma alanı. Bulgaristan kısmında 1995 yılında kurulmuş olan Istranca Ulusal Parkı bütün Bulgar topraklarının 1,161 km. si veya %1’ ini kapsayan Bulgaristan’ daki en büyük korunmuş alandır. 122 habitat türü onu Avrupa’ da korunan alanlar arasında birinci sıraya yerleştirmektedir. 5 ayrı doğa rezervi, 14 korunmuş alan ve çok sayıda doğal anıt kurulmuştur. Istranca tabiat parkının tüm arazisi Natura 2000 uluslararası ekoloji ağı içindedir. Dolayısıyla Kuş ana göç yolunda olması nedeniyle RES kurulamıyor..

Bizim taraf ise üretim alanı. Üretim demek, ağaçları keserek, kereste ve sunta fabrikalarına  kamyonlarla taşımak. Karşı tarafta “dikkat yaban hayvanı” uyarı levhalarının yanı sıra Ağaç kesmek, Kelebek yakalamak,  çadır kurmak, Avlanmak, çöp atmak,  YASAK..  Çünkü Burası ISTRANCA.. Bizim Istrancalar’da ise  “dikkat kamyon çıkabilir” levhası..

Bulgarlar Istrancalar’da  daha çok doğanın sesini dinlerken biz, ağır iş makinaları, kamyonlar ve bazen de dinamit seslerini duyuyoruz. OGM ise ağaçlara “Yağmur için Allah’a açılan eldir” diyor, Bir taraftan da elleri kesiyor, kestiriyor, kesilmesini uygun görüyor.

 

Aynı orman. Aynı dere. Aynı deniz.. Aynı yağmurda ıslanıp, aynı kuşun ve aynı rüzgarın sesini duyuyoruz. Karşıya geçen yaban hayvanları huzurlu bir kış uykusu veya yaşamı ortamı buluyor.

 

Yolunu şaşırıp karşıya geçemeyenler ise, İstanbul’da boğaza iniyor, yüzüyor. Kırklareli’nde ise Çarşamba pazarına geliyor. Alış verişe gelmiyor. Can vermeye geliyor. Pazar kalabalığında öldürülüyor.

Herkes “Domuzun pazarda işi ne..?” diyor.. İyi de o dile gelse “ Benim yaşam alanım olan, dağda ormanda senin işin ne..?”  derdi.. Sermaye dağa çıktı, dağdakiler ovaya indi.

Geçtiğimiz hafta Diyarbakır surları ve Hevsel Bahçeleri ile, İzmir Efes  UNESCO miras listesine girdi.

Istrancalar da yapılan biyosfer rezerv alan çalışması için her şey hazır.. 2008-2009 yıllarında yapılan  130.000Ha. bir alanda çalımsalar yürütülmüştür. Alanda biyosfer rezervi yaklaşımıyla biyolojik çeşitlilik  envanterleri yapılmış, sosyal değerlendirmeler gerçekleştirilmiş, alanın katılımcı bir yaklaşımla yönetim planlaması yapılmış ve proje sahasının biyosfer alan olarak kabul edilmesine yönelik bir Biyosfer Alan Adaylık Dosyası hazırlanmıştır. Projenin sonucunda; Yıldız Dağları Biyosfer  Adaylığı dosyasının hazırlıkları da tamamlanmıştır. - Dosya    UNESCO MAB Komisyonu tarafından istenen formatta ve içerikte hazırlanmıştır..

Sonuç ve akıbeti belli değil.. ? Seçilmiş ve atanmışlara soruyoruz.. Istrancalar için yapılan bu çalışmaların akibeti ne oldu..?

         Longoz ormanları ve göllerimiz hala  RAMSAR kapsamında değil… Istrancalar Biyosfer Rezerv Alan değil. Kısacası ne zaman koruma altına alınacak..?  Belli değil. Belli olan bir tek şey var..  Ormanlar katledilecek, doğal yaşam edilecek. Katledenler daha çok kazanacak..

 

2014-2015 Yılında yürütülen  Istrancalar’ın ortak koruma projesi  kapsamında Türk ve Bulgar STK temsilcilerinin karşılıklı ziyaret ve toplantılar sonucunda  3 dilde hazırlanan rapordan  öne çıkan tespitlerden biriside Bulgar tarafının Biyosfer Rezerv alan olması, bizde ise çakıl rezerv alan olarak görülmesi..   

Araştırma ve incelemenin sonucu olarak, bazı önemli noktalar aşağıda belirtilmiştir.

-Longoz ormanlarının dünya doğal mirası olarak UNESCO ya önerilmesi

-Sulak alanlar sözleşmesi hakkında RAMSAR Kongresine dâhil edilmelidir.

-Longoz ormanları GEF II projesi bakanlar kurulunca onaylanmalıdır.

-Istranca dağları biyosfer projesi UNESCO’ ya, Biyosfer sitesi ya da aday adaylığı belgesine teslim edilmelidir.

-Istranca dağları natura 2000 kuş göç yolları ölçütü adaylık dosyası için hazırlanmalıdır.

-Longoz ormanlarına Doğal koruma alanları statüsü verilmelidir.

-Kuş göç yolları üzerinde olduğundan Istrancalar’da rüzgâr enerji santralleri kurulmamalıdır.

-Istrancalar’daki vahşi yaşam koruma alanlarına statü kazandırmak

-Anıt ağaçlara statü kazandırmak

-Diş budak ağacı envanteri alınmalı ve anıtsallaştırılmalı

-Hala varlığı devam edem endemik bitki türleri ve vahşi hayvanlar, Avrupa’nın en geniş kuş göç yolu, ekolojik habitatlar vs için koruma alanları oluşturulmalı

-Trakya’nın ve İstanbul’un tek su kaynağı Türkiye’de ki Istrancalar’da bulunmaktadır. Bu yüzden su kaynaklarını tehdit eden projelere izin verilmemeli ve önlem alınmalıdır.

Kısacası yapılması gerekenler özetlenmiştir.

Ne yazık ki, Karadeniz’in en doğusu Artvin’den, En batısında ki Kırklareli’ne kadar tahribatın her çeşidi yaşanıyor.

 

Avrupa’nın en önemli 5 Doğa alanından biri olan Istrancalar’ın daha fazla tahrip edilmeden, yaban hayatı yok olmadan,  doğal varlıkların gelecek nesillerin yaşam kaynağı  olarak kayıtsız şartsız koruma alanı ilan edilmesi, gelece yapılacak en önemli yatırımdır.

 

 

Göksal ÇİDEM

DAYKO KIRKLARELİ

Bu Haberin Kaynağı : Göksal ÇİDEM DAYKO KIRKLARELİ
Bu Habere Ait Fotoğraflar
Bu Habere Yorum Yap
Adınız / Rumuzunuz / Mesaj Başlığınız
Yorumunuz
Bu Habere Yapılan Yorumlar
bulgaristanda da taş ocakları ve maden ocakları var. bazı afrika ülkelerinde milyonlarca dönüm düz arazi doğal park ilan edilmiş. oralarda tarım yasak. vahşi hayvanlar yaşıyor. o ülkelerin yoksul insanları da açlıktan ölüyor. siz bunumu savunuyorsunuz. taşlar madenler ithal mi edilsin.
 - 14.07.2015 22:25:20
HEMEN ÜYELİK BİLGİLERİNİ GÜNCELLE





Gizlilik Sözleşmesi