Ergene Nehri İçin Ürküten Rapor

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’nun önerisi ve Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun kararı ile Trakya bölgesinin yıllardır en önemli çevre sorunu olan Ergene Nehri kirliliğinin 20.09.2014 tarihinde Tekirdağ ilinde  İncelenmesi ve Türk Tabipleri Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, MAREM (Marmara Environmental Monitoring) projesi yetkilileri, Ergene Platformu ve Trakya Platformu bileşenleri ile birlikte ortak inceleme raporu
hazırlanmasına karar verilmiştir.

Trakya’da kamu yararına aykırı plan çalışmaları, çarpık
kentleşme, gerçek arıtmadan uzak – denetimsiz sanayileşme,
hukuka ve doğaya aykırı uygulamalar, çevre denetim görevlerinin
etkin yapılmaması sonucu Ergene nehri ölmüş ve çevresindeki
hayatı da öldürmeye başlamıştır.

Günümüzde şirketlerin ve sermayenin kârlarının daha fazla
artması için doğamız ve sularımız kirletilmektedir. Ekolojik
denge geri döndürülemeyecek ve iddia edilenin aksine sürdürülemeyecek şekilde tahrip edilmektedir. Çevreyi korumak, insanın maddi ve manevi gelişimini sağlamakla görevli kamu kurum ve kuruluşları doğal varlıkların sermaye gruplarına tahsisine, yatırımlara konu olmasına kolaylık sağlamaya devam ediyorlar. Ergene nehrinden Dilovası‘na, Gediz nehrinden Nilüfer çayına, her yerde toprağın ve suyun kirletilmesi her gün her saat yeniden gerçekleşiyor.

Ergene havzasında üreticiler on binlerce dönüm arazide
kirlilik nedeniyle çeltik ürünü ekememekte, ekenler ise ürün
zararları yaşamaktadırlar. On üç yıldan beri sürekli vaatlerde
bulunan siyasi iktidar Danıştay’ın kararlarında belirttiği
etkin idari tedbirlerle kirletenlerin faaliyetlerini derhal durdurması gerekmektedir.

Yetkililer Anayasa’nın 56. Maddesiyle Çevre Yasası’nın 15.
ve 30. maddelerini acilen uygulamadırlar. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı idari para cezası kesmekle birlikte nehri kirleten tesislerin faaliyetlerini derhal durdurmalı ve kirletenlerin yargılanması için savcılık şikâyetleri yapmalıdır.
Sağlık Bakanlığı, Trakya Üniversitesi ve Namık Kemal
Üniversitesi Tıp Fakülteleri bölgede ivedilikle geniş kapsamlı
bilimsel çalışmalar ve sağlık taramaları; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve ilgili üniversitelerin Ziraat Fakülteleri
havzadaki toprakların analizlerini yapmalıdırlar. Ergene Nehrinin
kirletilmesi sebebiyle çiftçilerin yaşadığı tarımsal gelir kayıpları
belirlenmeli, bedeller devlet tarafından karşılanmalıdır.

Ergene Nehrindeki kirliliğin Trakya’da yarattığı etkiler üzerine
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat ve Çevre Mühendisliği
bölümlerince yapılan çok sayıda bilimsel araştırma olup, elde
edilen sonuçlar iç açıcı değildir. Proje ile Marmara Denizine
yapılacak derin deşarjda arıtma-ayrıştırma yapılıp/yapılmayacağı açık ve net olmayıp; yeni sanayi alanları yaratacağı kuşkusu oluşmaktadır.  Ergene Havzası Yürürlükte olan Ergene Acil Eylem Planı çerçevesinde bugüne kadar etkin bir faaliyetin yapılmadığı görülmektedir.
İdari para cezalarıyla sorunun çözülemeyeceği açıktır. Yeni yapılan 8 adet Islah Organize Sanayi Bölgesine rağmen kirliliğin
aynı şekilde devam etmesi oldukça düşündürücüdür.

Bahsi geçen koşullar incelendiğinde; Atıksuların derin deniz
deşarjı ile bertarafına izin verilebilmesinin birinci koşulunun;
“Meriç- Ergene Havzası OSB Müşterek Atıksu Arıtma
Tesisilerinde Arıtılmış Atıksuların Marmara’ ya Deşarjını
Sağlayacak Toplama ve Derin Deniz Deşarj Sistemi Uygulama
Projesin”de, proje bütününe bakıldığında kıyı bölgelerinde
bulunmayan endüstrilerden kaynaklanan atıksuların bertarafını
da kapsadığından sağlanmadığı açıkça görülmektedir.
İkinci koşul olan alıcı ortamda yeterli seyreltme kapasitesinin
bulunduğunun ayrıntılı mühendislik çalışması sonucu kanıtlanması durumu ise tartışmalıdır. 

On yıl öncesinin yenilenen bu dâhiyane buluşu iki yönü ile de yanlıştır;
• Ergene Nehrinin kirletilmiş suyu gerçekten arıtılıp kilometrelerce yolculukla Marmara’ya gönderilecek ise buna hiç gerek yok çünkü büyük maliyetle arıtılan suyu denize dökecek

kadar zengin değiliz, bu su tekrar üretimde kullanılır.
• Ergene Nehri tatlısu girdisi Saroz Körfezi biyoçeşitliliği üzerinde çok önemli etkileri olan ve çağlar boyunca oluşmuş bir
olgudur. Arıtılmış ve olması gibi akan bir akarsudan Saroz
Körfezi’ni mahrum etmek, uzun vadede tatlısu bütçesi bakımından söz konusu denizel su kütlesinde ciddi farklılıklara
neden olacaktır.
• Amaç gerçek arıtma değil de kirli suyu sadece süzgeçten
geçirip katı maddeleri tutmak ise bu zaten can çekişen
Marmara’ya son ölümcül darbe olacaktır.
• Bir dönem Trakya tarımsal sulamasının simgesi olan Ergene
bu gün ülkemizdeki nehir kirliliğinin sembolü olmuştur.

Marmara Denizi, dünyada bütünü ile bir ülkeye ait olan tek
denizdir. Bu özelliği yanında, kendine özgü biyolojik, jeolojik
ve bunlara bağlı farklı bir sosyo-ekonomik yapıya sahiptir. Ancak,
Marmara Denizi gerek besin zinciri boyunca, gerekse direkt
akut etkiler sonucu insan sağlığı başta olmak üzere, çevre
ve çevrenin kullanımı bağlamında, vahim sakıncalar oluşturur
hale gelmiştir.

Özetle, yürürlükte olan çevre mevzuatı hükümlerine göre
Tekirdağ bölgesinde Marmara Denizi hedefli olarak “DERİN
DENİZ DEŞARJI” yapma olanağı bulunmamaktadır.
Türkiye Barolar Birliği, barolar, diğer meslek odaları, sivil
toplum örgütleri ve kişiler olarak suyumuzu, havamızı ve
toprağımızı kirleten, kirletmeye izin veren, geleceğimizi yok
edenlerle mücadele etmeye devam edeceğiz.

Türkiye Barolar Birliği
Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu ve diğer katılımcılar adına
Av. Ali ARABACI

http://tbbyayinlari.barobirlik.org.tr/TBBBooks/515.pdf

Bu Haberin Kaynağı : http://tbbyayinlari.barobirlik.org.tr/TBBBooks/515.pdf
Bu Habere Yorum Yap
Adınız / Rumuzunuz / Mesaj Başlığınız
Yorumunuz
Bu Habere Yapılan Yorumlar
Tüm bunlar sermayenin aç gözlülüğü ve yetkisiz yöneticiler ve yetkisiz bir devlet bu atıkları nehre boşaltan tüm fabrikaları protesto ediyorum. Bu konuda acilen önlem alınmalıdır Trakya halkı taksitli ölüme birakiliyor.
Milletim - 12.09.2016 00:02:08
HEMEN ÜYELİK BİLGİLERİNİ GÜNCELLE





Gizlilik Sözleşmesi