ÇEVRESEL ETKİLER “DEĞERLENDİRİLMESİN” YÖNETMELİĞİ YAYIMLANDI! |
İlk defa 1993 yılında yayımlanan ÇED Yönetmeliği, 7 defa ana değişiklik olmak üzere 17 defa değiştirildi. En son 03.10.2013 tarihinde yayımlanan yönetmelik 1 yıl sonra tekrar değiştirildi. Avrupa Birliğinde bu yönetmelik 1985 yılında yayımlanmış ve sadece 3 defa değişikliğe uğramıştır… ÇED Yönetmeliği çevre politikamızın temelidir. Bu kadar sık değişiklik yapılması ülkemizde çevre sorunlarını çözme odaklı bir çevre politikasının oluşturulmadığının göstergesidir. ÇEVRESEL ETKİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİNDEN KORKUYORLAR! ÇED bir planlama sürecidir. Olası bir tesisin etkilerini baştan tespit etmek ve önlem alınıp alınamayacağını görmek amaçlıdır. Ancak bu planlama sürecinden dahi kaçılmaya çalışılmaktadır. EN ÜST HAMKEME OLAN ANAYASA MAHKEMESİNİN DAHİ KARARI YOK SAYILDI! ÇED muafiyetlerine dair yapılan düzenlemeler Odamız tarafından iptal edilmesine rağmen, hükümet bu düzenlemeyi Çevre Kanunu`na koymuş ve açılan dava sonucunda 03.07.2014 tarihinde bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Anayasa mahkemesinin kararı göz ardı edilerek bugün yayımlanan yönetmeliğe aynı madde (Geçici 3. Madde) konulmuştur. Hukuk, kanunlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yok sayılmıştır. Hukuka olan, sağlıklı çevrede yaşama hakkına olan inanç bir kez daha sarsılmıştır! ÇED MUAFİYETLERİ GENİŞLETİLİYOR!
SN. GÜLLÜCE ÇEVRE BAKANI MI İNŞAAT BAKANI MI? İnşaat Sektörüne Her Yol Mübah! İnşaat sektörüne sınırsız olanak tanıyan, rantı genişleten, çevresel etkilerini hiçe sayan bir düzenleme gerçekleştirilmiştir. Kentsel dönüşüme dair Sn. Bakanın çevresel hassasiyet vurgusunun gerçekçi olmadığı ortaya çıkmıştır. AB uyum sürecinden uzaklaşıldığı da açıkça görülmektedir. AB ÇED uygulamasında halkın katılımı toplantısı en az 2 defa düzenlenmektedir. Yeni AB ÇED direktifinde halkın katılımı süreci 30 güne çıkartılmış yani halk ile 30 gün boyunca projeye dair görüşme yapılması zorunluluğu getirilmiştir. AB direktifinde muafiyetler bulunmamaktadır. Bütçe görüşmelerinde AB ile uyumlu bir ÇED düzenlemesi yapacaklarını belirten Sn. Bakan İdris Güllüce`nin dediklerinin doğru çıkmadığı görülmüştür. Sn. Bakan Güllüce`ye dair güven sarsılmıştır! Artvin`de, Yırca`da, Alakır`da, Phaselis`te, Tuz Gölü`nde, Çanakkale`de, Kocaelin`de, Manisa`da, Amasra`da yani ülkemizin dört bir yanında yaşanan çevre sorunlarına, halkın yaralarına merhem olunmayacağı bu yönetmelikte de görülmüştür. Yönetmelikteki bazı değişiklerin ise nokta atışı olduğu, belirli fabrikaları muaf tutmayı hedeflendiği de akıllarda soru işareti yaratmaktadır. Tartışma, projelerin yapılıp yapılmaması bile değildir. Projelerin etkilerinin değerlendirilmesinden dahi kaçılmaya çalışılmasıdır! Bu düzenleme ile, ülkemizdeki çevre sorunlarının, kuraklığın, havza kirliliğinin, kentlerdeki toz miktarının daha da artacağını söylemek yerinde olacaktır. Öte yandan, hiç kuşkusuz halkı göz ardı eden bu düzenleme toplumsal olayları da arttırabilecektir. Yapılması gereken şey; kısa vadede Çevre ve Şehircilik Bakanı Sn. İdris Güllüce`nin gününün 3 dakikasını Çevre Bakanı olarak geçirmesi, tek başına güçlü bir Çevre Bakanlığı`nın kurulması, yatırımcıların da halkın da doğanın da haklarını gözeten ancak kamu yararını kendisine ilke edinen bir ÇED sürecinin tanımlanması, hukukun işletilmesi, kanunların, mahkeme kararlarının uygulanmasıdır. Özetle, yeni düzenlemeden karlı çıkan çevre, doğa, halk değil, belli başlı şirketlerdir! Baran BOZOĞLU TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı |